09 Nisan, 2020 - İzlenme: 2789

	Zamanı durdurun,
	Ve ona sorun;
	Ölmesin kimse,
	Kimse yaşlanmasın,
	Solmasın çiçekler,
	Kimse ağlamasın,
	Bu kâbil mi?
	Hayır asla!
	Zaman durmuyor,
	Akıp giden dakikaların
	Önü alınmıyor.
	Bunu yapamayan insan neye gururlanıyor?
	Dünya dönüyor,
	Güneşler batıp,
	Güneşler doğuyor,
	Ve eninde sonunda,
	Herkes O’na dönüyor.
	Geldiği gibi,
	Gittiği gibi,
	Ölüyor.
	Hala makul olmayan sorular,
	Şu insanlar soruyor.
	Sonum ne,
	Ne olacağım?
	Nasıl ölüp de
	Haşrolacağım?
	Çürümüş kemikler hiç dirilir mi,
	Ölen, kaybolan geri getirilir mi?
	Bunu sorarlar,
	Fakat bunlar
	Ne yazık, bin yazık
	Ona inanmazlar.
	O büyük haberi
	Niye sorarsın,
	İstihzâ edip de
	Sen inanmazsın!
	Bileceksin bir gün
	İnkâr ettiğini,
	Göreceksin o gün,
	Yapıp ettiğini.
	Göklerini kim çattı
	Masmâvi olarak?
	Sonra orada duran
	Ay’ı, yıldızları
	Güneşi,
	Kim parlattı?
	Suyu indiren,
	Yağmuru yağdıran
	Yoksa sen misin?
	Ey tabiatçı,
	Olma sen sakın
	Böyle inatçı!
	Bir damla suyu içemeyeceksin,
	Âhirette inkâr sebebinle sen…
	Azaptan başka şey
	Göremeyeceksin.
	Artar azâbın
	Orada her an,
	Ne olur sen de gel,
	Fırsat kaçmadan
	Ona tam inan…
	Yarattı Allah
	Yerleri, göğü
	Yeri kıldı beşik,
	Gökleri tavan.
	Düşürme dilinden;
	Tesbihle,
	Zikirle,
	Hamdla,
	Şükürle
	Yoluna ol kurban.
	O’nu devamlı an
	Vesselâm…